Aile
şirketlerinde nesilden nesile devir aile şirketlerinde süreklilik ve devretme
en önemli konu olarak ailenin ve şirketin gündeminde yer alır.
Aile şirketi olarak kalabilmek ailenin bir sonraki neslin yönetimini devam
ettirmeyi istemesi ve kurucunun gücünü bırakmak istemesi ile mümkün olur. Bu
süreç aile ve şirket için çok kritiktir.
Aile
Yasasının oluşturulması, liderlik ve haleflik planlamasının ilk
adımlarındandır. Bu yasada aile bireylerinin, ailenin iş yatırımlarına nasıl/ne
ölçüde katkıda bulunacağı, gelecek kuşakların eğitim/öğretimi, ilerleyen
yıllarda aile şirketinde görev alınabilme süreçleri belirlenmelidir. Mevcut
liderin yerine geçecek lider adaylarının yetiştirilmeleri için gerek/yeter
şartlar belirlenmeli ve tanımlanmalıdır. Ancak bu şartlara uygun olarak
yetiştirilen adayların, tanımlamaya uygunluğu ölçüsünde halef adayı olabilmesi
için oluşturulan prosedürler uygulanmaya başlayabilir.
Aile
mal varlığının korunması ve şirketin nesiller boyu devamlılığının sağlanabilmesi
için geleceğe yönelik olarak yeni nesillere devir planlarının oluşturulması ve
geç kalınmaksızın hayata geçirilmesi sağlanmalıdır. Bu yapılanmanın
gerçekleştirilmemesi halinde ise doğacak çıkar çatışmaları ve bunun şirket
yönetimine yansımaması kaçınılmazdır. Aile şirketlerinde yer almak istemeyen
her varis, ortaklık oranına bağlı olarak şirketin bölünmesi, şirket
hisselerinin aile dışından kişilere satılması veya şirket içi bölünmelere neden
olacak risk unsuru görülmelidir.
Şirket ile birlikte şirket kurucusunun
ailesi de genişlemeye başlar. Çocuklar büyür, işleri devamla aşamasına
gelirler. Aile şirketlerinde başta kurucu olmak üzere tepe yönetimdeki aile
üyeleri yetki devrini prestij ve güç kaybı olarak değerlendirdiklerinden bu
sürece olumlu bakmazlar. Devretme
kaçınılmaz bir olgu olmasına rağmen, devretme planları pek çok aile şirketinde
“tabu” olarak algılanmaktadır. Kurucunun
kendi ölümünü anımsatan devretme, kurucunun gücü elden bırakma isteksizliği,
çocukları arasında bir seçim yapma zorunluluğu ve nesiller arası rekabet
duyguları nedeniyle devretme planı olduğundan daha zor hale gelir. Aile
içinde ortaya çıkan rol karmaşası işyerine, işyerinde ortaya çıkan rol
karmaşası aileye yansıdığında, aile bireyleri arasında rol çatışması
yaşanabilir.
Bugün Türkiye’de belirli büyüklüğe
erişmiş aile şirketlerinin çoğu 30. ile 50. yıllarını geride bırakmıştır.
Bunların önemli bir kısmı ikinci ve üçüncü nesile geçme aşamasındadır. Bu
aşamalarda başarılı ve sorunsuz devretme; aile, şirket ve yönetim kurulunun
içinde bulunduğu şartları ve dinamikleri iyi anlamayı gerektirir. Devretme,
değişimi getireceğinden, örgüt içinde geçerli olan normları ve beklentileri
altüst etme olasılığı yüksektir. Diğer bir ifadeyle devretme örgütün yapısında
gerginliğe yol açabilen bir süreçtir, ancak çok özel durumlarda şirketin
sürekliliğini önleyecek kadar şiddetlidir. Gerçektende aile şirketlerinde
devretme ve süreklilik sorunu diğer şirketlere göre daha önemlidir. Aile
şirketlerinin %70’i kurucu emekli olduktan sonra ya da vefatından sonra satılır
ya da kapanır. Devretme, bir sonraki nesilden yönetici belirlemenin yanı sıra
şirketin yeni bir vizyon oluşturmasını da kapsar. Bu vizyonun, kurucu/kurucuların
şirketi ilk günlerinde oluşturdukları misyona uygun olması beklenir.
Beş ya da elli yıl sonra, aile şirketinin yönetiminin başkasına geçmesi kaçınılmaz olduğu halde, beş yıl içinde emekli olmayı planlayan aile şirketi sahiplerinin çoğunun kendi yerlerine atayacakları kişiyi belirlemedikleri görülmektedir.
Beş ya da elli yıl sonra, aile şirketinin yönetiminin başkasına geçmesi kaçınılmaz olduğu halde, beş yıl içinde emekli olmayı planlayan aile şirketi sahiplerinin çoğunun kendi yerlerine atayacakları kişiyi belirlemedikleri görülmektedir.
Şirket yönetiminde en uygun devir için en önemli üç
unsur şöyle belirtilebilir.
1. Kurucunun şirketi devretme isteği
1. Kurucunun şirketi devretme isteği
Mülkiyeti ve kontrolü bırakmak sahneden tamamen inmek, işi tamamen bırakmak anlamına gelmemelidir. Şirketin yönetimini devreden kişi, halefine danışmanlık yaparak resmi olmayan bir konumda kalmayı tercih edebilir ya da Yönetim Kurulu onursal başkanı/yönetim kurulu üyesi veya ücretli danışman gibi resmi bir görev alabilir. Her seçeneğin olumlu/olumsuz yönleri bulunabilir. İşin doğası ve konumu en uygun seçeneğin bulunmasında etken olacaktır. Halefiyet planının diğer şartlarında olduğu gibi, bu soruya yanıt vermek, şirketin uzun vadede hangi yolda olmasının istendiği ile ilintilidir.
2.
Bir sonraki nesilde kurucunun bu arzusunu gerçekleştirmek için yeterlilik
Şirketi geleceğe taşıyacak insanları seçmek bazı tercihleri gerektirir. Sadece en tepe nokta doldurulması gereken tek pozisyon değildir. İkinci kademe yönetici pozisyonları da sürekliliği sağlamak açısından en az o kadar önemlidir. Bu pozisyonlara profesyonel ve/veya aile bireylerinden adaylar olabilir veya yaratılabilir. Bu kararlara halef işe başlamadan önce belli, uygun ve hazır olmalıdır. Bunların en azından birinde eksiği olmayan bir şirket bulmak neredeyse olanaksızdır. Önemli olan eksikliklerin nasıl tamamlanacağı ve planlamasıdır. Bu yalnızca planlamayı değil, eleman alımını, muhafaza etmeyi ve eğitmeyi
Kurucunun, aile bireylerinden biri yerine, yönetim kadrosundan yetkin, kıdemli bir kişiyi yerine geçecek uygun halef olarak saptaması gerçekleşebilir. Bu kişinin en tepe noktaya atlamak için özel bir eğitim ve hazırlığa ihtiyaç duymayacağı anlamına gelmez. Bu kişi için haleflik planlaması yapılıp, yetiştirilebilir. Bazen bu kişi, şirkette istenildiği kadar kıdemli ve deneyimli olmayabilir. Ama yeteneğiyle halefliğe uygun görülebilir. Bu kişinin, gerekli yeterlik seviyesine taşınması planlanmalı ve uygulanmalıdır.
Kurucunun, aile bireylerinden biri yerine, yönetim kadrosundan yetkin, kıdemli bir kişiyi yerine geçecek uygun halef olarak saptaması gerçekleşebilir. Bu kişinin en tepe noktaya atlamak için özel bir eğitim ve hazırlığa ihtiyaç duymayacağı anlamına gelmez. Bu kişi için haleflik planlaması yapılıp, yetiştirilebilir. Bazen bu kişi, şirkette istenildiği kadar kıdemli ve deneyimli olmayabilir. Ama yeteneğiyle halefliğe uygun görülebilir. Bu kişinin, gerekli yeterlik seviyesine taşınması planlanmalı ve uygulanmalıdır.
3. Bir sonraki nesilde sorumluluğu kabul etmek için
istek.
Kimlerin işe
ihtiyacı var?, kimlerin işten beklentileri var?, kimlerin bir şeyler talep etme
hakkı var?. Bu kişiler, halefiyet planlarının içinde olmak istemeyebilir, bu
planları veto etme hakları da olmayabilir, ama şirketin sürekli başarısına
karşı durabilirler. Eğer onları dinlemek için şimdi zaman ayrılırsa, kurucu/kuruculardan
sonra gelen yöneticilerin zamanı gelince onların desteğini alma olasılığı artar.
Kurucu, eğer
yöneticilik rolünü bırakırsa, aile bireyleri veya mirasçılar bu görevi aile
dışından oldukça nitelikli bir profesyonele devredildiğini öğrenirse sorun
çıkar mı? Diğer yandan, kontrol bu göreve hazır olmayan bir aile üyesine devredilirse,
kilit yöneticiler ve çalışanlar yeni yöneticiyi devredeni dinledikleri gibi dinleyecekler
mi? Herkes mutlu edilemez, ama konuyu önceden açarak kararların sürpriz olması
önlenebilir.
Haleflik Planlaması
Halefiyet planı tek
başına bir süreç değildir. Ana hissedarların bugün sahip oldukları vizyonla,
şirketin uzun vadede kazanacağı başarıyı birbirine bağlayan bir köprüdür. Bu
köprünün sağlam kurulmasıyla yeni nesiller için haleflik planı, aile
şirketlerinde nesiller boyu devamlılığın anahtarıdır. Planın
gerçekleştirilmesinde geç kalınması durumunda aile içerisinde anlaşmazlıklara,
şirket içinde yer alması düşünülen yeni nesillerin seçiminde yanlış kararlara
neden olabilir.
Haleflik planı
yazılı olarak hazırlanmalı ve bu plan aile üyeleri tarafından ortak kabul
görmelidir. Aksi halde uygulanmasında sorunlar yaşanması kaçınılmazdır. Söz
konusu plan Aile Meclisi onayından geçirildikten sonra belli aralıklarla günün
şartlarına göre, yine Aile Meclisi onayı ile revize edilmeli, şirketin
durumuna, gelişimine, bunun yanında ülke içindeki ve dünyadaki gelişmelere
bağlı olarak güncellenmelidir.
Herhangi bir
halefiyet planının, anlamlı ve uygulanabilir olması için, belirli, ölçülebilir,
ulaşılabilir ve birbiriyle uyumlu hedefleri olmalıdır. Bu hedefler titizlikle
belirlendikten sonra, gerçekleştirmek
üzere çalışma başlatılmalıdır. Planı yapmak değil, tüm ilgililerin görüşünü,
onayını ve desteğini sağlamak ya da en azından onları bu planın içeriğini
kabullenmeye hazırlamak için, bu planı aile üyeleri ve diğer hissedarlarla da
görüşmek gerekir.
Planlama, işin
geleceğini garanti etmek için kesinlikle yapılmalıdır. İşin başına kimin
atanacağı, zamanı gelince düşünülecek bir konu olmamalıdır. Bu süreç, hedef
belirlemeyi, strateji geliştirmeyi, planlar yapmayı ve uygulamayı gerektiren
bir süreçtir. Ve maalesef bunun tek bir formülü yoktur. Sürekli çalışma ve
iyileştirme gerektiren değişken bir süreçtir.
Bu çalışma her ölçekte
ve yapıdaki şirketler için son derecede karmaşıktır. Halefin başarılı olması,
aile işlerinden vergi planlamasına, yönetimden strateji oluşturmaya, değer
biçmeden hedef belirtmeye kadar birçok konuda deneyim ve beceri gerektirir. Bunun
içinde deneyim sahibi kişilerden dış destek alınması gerekebilir.
Geleceğin liderini
belirleme olarak ta adlandırdığımız Halefiyet Planı her tür özel kuruluş için
geçerlidir. Kavramların çoğu kuruluşların yapılarına göre değişiklik göstermeyebilir.
Ancak uygulanış biçimleri farklı olabilir. İçinde bulunulan koşullar ve
hedefler, ilk andan itibaren oluşturulan misyon ve buna uygun vizyon
kurucu/kurucular tarafından saptansa ve bilinse de, bunlara ulaşmak doğru bir
ekiple gerçekleşir.
Halef seçimi
kurumsal ve kişisel birçok unsuru kapsar. Bu nedenle, iyi bir danışman/danışmanlar
kurulu ile sürecin oluşturulması gerekir. Aile içinden veya dışından yeni yöneticileri
seçip hazırlamak için gereken öneriler, çevredeki akil diye tanımlanan
yakınlardan, avukat veya mali müşavirlerden her zaman alınan düşüncelerden
farklıdır. Özel yetenekler, edinimler, benzeri deneyimler gerektirir.
Devir sürecinin
zamanında, gerekmesinden önce planlanması, şirketin rekabet gücünün korunması,
sürekliliğinin sağlanması açısından çok önemlidir.
Pek çok ailede, aile
üyelerinin birbirlerine bağlılığı aile şirketinin sürekliliğini sağlar. Aile
yaşantısının huzur ve mutluluğu şirkete olumlu bir etki olarak yansır. Ailenin
yaşlı üyelerinin şirkete olan duygusal bağı nedeniyle şirketin mülkiyetine
devam edip edilmemesi konusu konuşulmaz. Oysa devretme planı, şirketin
geleceğini garanti altına almak için yapılır.
Tüm aile
şirketlerinde, şirketi ölümsüzleştirme ve şirketin ailede kalması isteği
vardır. Devir işlemi kurucunun aniden ve beklenmedik bir şekilde ölümüyle
kâbusa dönüşür. Aile, kurucunun ayrılışına hazır olmak içim mutlaka bir çalışma
yapmalıdır.
Devir planı yapmayan
aile şirketlerinin ömrü, lider hastalandığında, çok yaşlandığında veya
öldüğünde pazar değerinin altında satılarak son bulur. Devir planlamasının
ciddi bir şekilde düşünüldüğü zamanlar, patronun öldüğü veya çok ağır hastalık
geçirdiği zamanlar gibi, aslında şirketin geleceği ve bütünlüğü düşünüldüğünde
son derece yanlış ve geç zamanlardır.
Aile şirketinin
değişime direnci birçok aile şirketi, çok güçlü bir kurucu patron/lider
tarafından yönetilmektedir. Liderin kendine özgü kişiliği, yönetim tarzı,
değerleri vardır ve şirket kültürüne tüm bunlar yansımaktadır. Bu çerçevede,
lider, şirketin başarıyı yakaladığını düşünmektedir ve herhangi bir değişim
önerisi konusunda direnç göstermektedir.
Varolan çatışma ve
direnç ile baş etmek, olumsuz etkileri en aza indirmek gerekmektedir. Mevcut
durumun analizini yapmak ve planlamak için çok çaba sarf etmek gerekmektedir.
Her ailenin ve aile şirketinin dinamiği birbirinden farklıdır. Burada
uygulanması ön görülen üç önemli nokta vardır.
1. Mevcut durumun
tanımlanması
Değişim sürecinde
ortaya çıkabilecek sorunların tanımı ve çözümüne ilişkin verilerin olması.
Değişimin
gerçekleşmesinde görev ve sorumluluk alacak aile üyelerinin saptanması ve sürecin
başarısı için desteklenmeleri.
Değişimi destekleyen
üyelerin, değişimi gerçekleştirme olanaklarının gözden geçirilmesi
Değişim sürecinde,
üyeler arasında yetkilerin ve ilişkilerin önemi
2. Geleceğin
tanımlanması
Değişim
gerçekleştikten sonra ortaya çıkacak durumun bir bütün (aile şirket) olarak
sunulması. Değişim sırasında oluşabilecek farklı senaryoların tümden gözden geçirilmesi
ve buna yönelik hazırlık yapılması
3. Geçiş sürecinin
tanımlanması
Bu aşamada, değişim
için gereken faaliyetlerin düzenlenmesi ve uygulaması önemlidir. Değişimin
gerçekleşmesinde, önemli rol üstlenen tüm üyelerin bağlılıkla ve üstlendikleri
sorumluluğun bilinciyle çalışmaları gerekmektedir. Aksi takdirde, planlanan
değişimin gerçekleşmesi çok zor, bazı durumlarda ise imkânsız olabilmektedir.
Bu değişimde; “aile işi”yle “şirket işi”ni ayıracak bir sistem kurma
zorunluluğu vardır. Sistem kurulurken dışarıdan bir danışmanlardan destek
alınabilir ve aile anayasası oluşturularak, kurumsal aile meclisi kurulabilir.
Devreden Açısından, şirket, birçok kişi için farklı
anlamlar taşımaktadır.
Devredenin kendince
yanıtlaması gereken sorular vardır.
İşle ilişkiniz
nedir?
Bundan iki yıl, beş
yıl, on yıl, yirmi yıl sonra işle ilişkiniz ne olacak?
Siz çalışmayı
bıraktığınız zaman, işinize ne olacak?
Sizden sonra diğer
hissedarlara ne olacak?
Halefiniz için, bu
bir kariyer yolu olabilir mi?
Faal olmayan bir aile
üyesi için, finansal bir bağımsızlık kaynağı olabilir mi?
Bir şirket sahibi
şirketinin sağlıkla devam etmesini (ve çalışanların gelecekteki mutluluğunu)
tercih ederek emekli olurken, şirketin öz sermayesinin, kendine geçmesini
tercih etmeyerek, daha az para almaya razı olabilir.
Bir başka şirket
sahibi ise, şirket yönetiminin ailede kalmasına öylesine çok önem verir ki, çok
daha nitelikli yöneticileri görmezden gelir. Onun için tek önemli olan
yönetimin ailede kalmasıdır.
Burada da şirket
sahibinin yanıtlaması gereken sorular vardır.
Şirketin aile içinde
kalmasını mı istiyor mu?
Aile üyeleri ve
mirasçılar bu konuda ne düşünüyor?
Kendi dışındaki aile
üyeleri yaşamlarını sürdürmek için bu şirkete ihtiyaç duyuyorlar mı?
Ticari kazanç,
şirkette faal olan ve olmayan aile üyeleri arasında nasıl paylaştırılacak?
Kendi emekliliği
için kullanacağı pay, diğer hissedarların gelecekteki kazançlarını azaltacak
mı?
Karar verilmesi
gereken konu, işin öncelikler listesinde nerede bulunduğudur.
Bir tarafta kan bağı,
duygu ve sorumlulukla beslenen bir aile sistemi, diğer tarafta, en nitelikli
profesyonel tarafından yönetilen kazanç ve varlık üzerine kurulan şirket
sistemi.
Hangisi daha
öncelikli…
Pek çok şirket sahibi,
bu iki sistemin arasında bir yerlerdedir ve beklentileri yönetmek bunlar
arasında bir tür denge kurmak çok önemlidir.
Bu dengeyi
sağlamanın tek yolu karar verilene uygun olarak yönetim biçimi oluşturmaktır.
Bu makale Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği yayın organı TKYD Dergisi 18. sayı 40-44 sayfalarında yayınlanmıştır.
http://issuu.com/tkyd/docs/tkyd_dergi_18.sayi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder