15 Şubat 2014 Cumartesi

Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) Üzerine Yorumlar

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından 2000 yılından itibaren başlatılan dünyanın en kapsamlı eğitim araştırması niteliğinde olan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) uygulamasına 2003 yılından bu yana düzenli olarak katılan Türkiye, 2012 Ulusal Ön Raporunu tanıttı. 

Bugün [15 Şubat 2014] TUSİAD toplantısında da kamuoyu ile paylaşılan bu rapor üzerine kişisel yorumlarda bulunmak isterim.

65 ülke ve ekonomide yapılan bu araştırma OECD tarafından yürütülmekte. OECD tarafından açıklandığı üzere (http://www.oecd.org/pisa/keyfindings/pisa-2012-results.htm)
Yaş aralığı 15 yıl 3 ay ile 16 yaş arasındaki öğrencilerle yapılan 2 saat süren bir test ile yapılıyor. 

Türkiye'de bu araştırmaya ilişkin rapor, Millî Eğitim Bakanlığı, Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü, Ölçme, Değerlendirme ve Yerleştirme Grup Başkanlığı tarafından sağlanan PISA 2012 veri tabanındaki veri ve dokümanlar kullanılarak hazırlanmış.

Matematik, fen ve okuma beceri alanlarından biri olan ve üç yılda bir döngüsel olarak tekrar eden çalışma, 2012 yılında matematik alanında gerçekleştirilmiş. 2012 yılı sonuçlarına bakıldığında ülkemiz ortalamalarının her üç alanda da OECD ortalamalarının altında kaldığı görülmekte.

OECD açıklamalarında belirtildiği üzere Türkiye, PISA uygulamalarına ilk katıldığı günden itibaren sürekli aşama kaydeden birkaç ülkeden biri. Ancak bu artış, şu an Dünyanın Ekonomi sıralamasında 17. sırada olduğumuz, 10. sıra hedefine ulaşma konusunda eğitim gelişmemiz açısından düşündürücü.

Raporda belirtildiği üzere, Ancak her üç alanda da yıllara bağlı olarak artışın sürdüğü ve OECD ülkeleri ile olan puan farkının azaldığı gözlemlenmekte imiş. Ama hedefe ulaşmada ilerleme yeterli değil.
PISA 2012 sonuçlarının ilgili tüm kurum-kuruluşlar, iş hayatı, ekonomi, üniversiteler ve araştırma grupları ve medya açısından derinlemesine irdelenmesi gereği var. Ülkemizin yüksek performans gösteren ülkelerin seviyesine çıkması için eğitim politikalarına katkı sağlayacak çalışmalarda bulunmak, hükümetin politikalar oluşturmasını desteklemek ve tüm ülke paydaşları tarafından konuda sorumluluk üstlenmek önemli diye düşünüyorum.

Eğitime ayrılan bütçe 2013 itibarıyla 47,496 milyar TL. Önceki on yıllar ortalamasına göre önemli bir artış sağlanan bu rakam yeterli değil.

Türkiye’de öğrencilerin okulları hakkındaki görüşlerinin ve öğretmenleriyle ilişkileri, okula karşı aidiyet hisleri de, öğrencilerin okullarda mutluluk oranları, derse geç kalma, ders kırma veya okulu asma oranlarının, nitelikli öğretmen ihtiyaçlarının, okulların fizikî koşulları ve eğitim kaynakları açısından durumlarının OECD ortalamasına göre irdelendiği 40 sayfalık bu raporla ilgili veriler ve sonuçlar dikkatlice irdelenmeli.





Türkiye'nin Matematik, okuma, Fen alanlarındaki ortalama başarısının 2003'den bu yana giderek arttığı belirtiliyor

Ama bu yeterli mi?







Bunun için Çin'in her üç alanda önde olduğu,
OECD ortalamasının 494 olduğu Matematik alanında Türkiye'nin 448 ile 44. sırada
OECD ortalamasının 496 olduğu okumada Türkiye'nin 475 ile 42. sırada
OECD ortalamasının 501 olduğu Fen alanında Türkiye'nin 463 ile 43. sırada
yer aldığı tabloya bakmakta yarar var.


Üst Performans Düzeyi

Üst performans düzeyine ulaşmış öğrenci oranında ölçümlenen 65 ülke/yer arasında 42. 45. sıralardayız. Tabii bu nüfusa oranlandığında Türkiye açısından bir dezavantaj olarak görülmektedir. Ama nüfus artışı desteklenmesinin ancak eğitim ve kültür düzeyini de artırmakla ülkeye bir avantaj sağlayabileceğini anlatmakta.

Üst performans düzeyinde her üç alanda da Çin önde.
OECD ortalamasının %13 olduğu Matematik alanında Türkiye % 6 ile 42. sırada
OECD ortalamasının %8 olduğu okumada Türkiye % 4 ile 42. sırada
OECD ortalamasının %8 olduğu Fen alanında Türkiye % 2 ile 45. sırada
yer alıyor.


Çin (Şanghay) ve Singapur’da öğrencilerin yaklaşık yarısının matematik alanında üst performans düzeyine ulaşmış olması da çarpıcı bir durum olarak görülmekte. 

Üst performans düzeyine ulaşmış öğrenci adedinde daha üst sıralardayız. Nüfusa oranladığında dezavantajımız, adet olarak bakıldığında ülkemizi üst sıralara taşıyor. Bizim dışımızda birçok ülkede de bu avantaj var. 

Üst performans düzeyinde her üç alanda da Amerika'nın önde olduğu bu ölçümlemede, Türkiye 
Matematik alanında 56076 öğrenci ile 12. sırada
Okumada 41536 öğrenci ile 10. sırada
Fen alanında 17210 öğrenci ile 17. sırada
yer alıyor. 
Bu ölçümlemenin 15 yaş öğrenciler arasında yapıldığını vurgulamakta fayda var.



Nüfusu daha fazla olan ülkelerde doğal olarak üst düzey performansa sahip öğrenci sayısı da fazla olmakta. Bu açıdan bakıldığında bu bir avantaj olarak görülse de ülkenin jalkınmışlığına olan etkisi yeterli olamamaktadır.

Asgari Performans Düzeyi


PISA’da her alan için 6 yeterlik düzeyi tanımlanmıştır. PISA’da, OECD’nin bakış açısına paralel bir şekilde, bilgi çağında, öğrencilerin büyük bir çoğunluğunun (tercihen hepsinin) en azından 2. yeterlik düzeyine ulaşmış olması gerektiği kabul ediliyor. 
PISA  2. düzeye ulaşamamış öğrenci oranlarına göre bir çalışma yapılmış. Maalesef ülkemiz bu ölçümlemede 40. lı sıralarda.

Türkiye’de asgari performans düzeyine
(2. düzeye) ulaşamamış öğrenci oranının her 3 alanda da 2003'den bu yana azalma eğiliminde olduğunu görülmekte. En çok düşündüren ve bu gelişmeye göre acilen önlem alınması, hükümet politikası geliştirilmesi gerekli. 




Asgari performans düzeyinde, %3-%4 oranlarıyla Çin'in ilk sırada olduğu görülmekte.
Türkiye;
OECD ortalamasının %23 olduğu Matematik alanında % 42 ile 45. sırada
OECD ortalamasının %18 olduğu okumada % 22 ile 39. sırada
OECD ortalamasının %18 olduğu Fen alanında % 26 ile 40. sırada
yer alıyor.




Bir ülkede öğrencilerin %42’si Matematik, %26'sı Fen alanında 2. yeterlik düzeyine erişemiyorsa, o ülkenin geleceğine olan insan kaynakları açısından ne kadar katkıda bulunabilir. 

Nüfus artışı değil, nitelikli eğitim ve bu eğitimin devlet kanalıyla geniş kitlelere ulaşması önemli.
Nitelikli eğitim; sadece paralı azınlığın hakkı olmamalı. 

Adil paylaşımla tüm ülkenin yararlanabileceği eğitim politikalarını oluşturulması hükümetlerin, 
Bu konulara kafa yormak tüm aydınların, 
Eğitime kaynak ayırmak ülkeyi düşünen iş hayatı yatırımcılarının 
öncelikli bir konusu olmalıdır.

Konu ile ilgili bilgilenmeyi, http://www.oecd.org/pisa/home adresinden inceleyebilirsiniz.
Education at a Glance 2013 raporunu; http://www.oecd.org/edu/eag2013%20(eng)--FINAL%2020%20June%202013.pdf adresinden inceleyebilirsiniz.

Kişisel yorumumu paylaştığım bu raporun tamamını TUSIAD internet sitesinden veya Milli Eğitim Bakanlığı'ndan (http://yegitek.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2013_12/13053601_pisa2012_ulusal_n_raporu.pdf) adresinden temin edebilirsiniz.


Hiç yorum yok: